Ana içeriğe atla

‘100. Yılında Cumhuriyet’ başlıklı söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 57’inci konuşmacısı olan SAÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi, “Cumhuriyet ne kadar güçlü olursa, bu coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti insanlara o kadar fayda sağlayacak, mazlumların yaralarını saracaktır. Türkiye Cumhuriyeti mazlumların sığınağıdır” dedi.

Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları'nın 57’inci konuşmacısı, cumhuriyetin 100’üncü yılına özel olarak düzenlenen ‘100. Yılında Cumhuriyet’ başlıklı söyleşiyle Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi oldu. Moderatörlüğünü Sakarya Sosyal ve Kültürel Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (SAKUM) Müdürü Dr. M. Alper Cantimer’in üstlendiği söyleşide; Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş süreci, Osmanlı Devleti'nde cumhuriyet tartışmaları konuları üzerinde durulurken, Osmanlı Mebusan Meclisi'nin etkisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu da konuşulan konular arasında yer aldı. Programın tamamı üniversitenin YouTube kanalı SUBÜ Haber’den istenildiği zaman izlenebiliyor.

Fransız İhtilali dönüm noktası oldu
Türklerde cumhuriyet anlayışının ilk ortaya çıkışını ve İslâm devletlerinde uygulama biçimini anlatan SAÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi, “Cumhuriyet ibaresi, halkın kendi kendisini yönetecek ve temsil edecek kişileri seçmeye dayalı bir yönetim biçimini ifade eder. Biz modern anlamda cumhuriyeti değerlendirdiğimizde, Fransız İhtilali'nden sonraki dönemdeki gelişmelerle kıyas yapabiliriz. Tanzimat Dönemi’nde bu tür gelişmeler yaşandı. Dünya siyasi tarihinde, ilk defa modern anlamda cumhuriyet idaresinin nasıl kurulduğunu incelediğimizde, 18’inci yüzyıldan itibaren meydana gelen olayları göz önüne alırız. Tabii ki daha önce dünyanın birçok yerinde seçimle iş başına gelen yöneticiler bulunuyordu. İslâm devletleri tarihi içerisinde Peygamberimiz Hz. Muhammed’in kurduğu şura sistemiyle yönetim şeklini görebiliriz. Devletin yönetimini üstlenecek en uygun kişiyi seçme yeteneği tam manasıyla bir cumhuriyet idaresi örneğiydi." diye konuştu.

Harbiye’de cumhuriyet tartışmaları
Harbiyeliler arasındaki tartışmalarda Mustafa Kemal Paşa’nın cumhuriyetçi olduğunu, Osmanlı Devleti’nde bunun büyük bir suç teşkil ettiğini belirten Selvi, “Ali Fuat Cebesoy, ‘Sınıf Arkadaşım’ adlı kitabında Mustafa Kemal Paşa'nın düşüncelerini paylaşırken şunları ifade eder: ‘Mustafa Kemal Paşa, cumhuriyetçi bir yaklaşıma sahipti.’ Harbiyeli gençler, Osmanlı Devleti'nin gelecekte hangi yönetim biçimiyle idare edilmesi gerektiği konusunda tartışmalar yapıyordu. Bazı gruplar, cumhuriyetin olması gerektiğini savunuyordu, ancak bu kavram o zamanlar çok tehlikeliydi. Osmanlı Devleti içinde cumhuriyeti tartışmak, saltanatın sona ermesi anlamına geliyordu ve bu büyük bir suç olarak kabul ediliyordu. Devleti ihtilalle devirmek ve saltanatı, hilafeti ortadan kaldırmak gibi fikirler gerçekten risk taşıyordu. Bu dönem büyük sıkıntılarla geçti. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı gibi hadiseler yaşandı. Halk ve devlet eşitliğini sağlayacak tam manasıyla bir hukuk düzeni, meşrutiyetin getirdiği değişikliklerle mümkün olmadı.”

Milli şuur ve benlik
Gelecek nesilleri ‘milli şuur’ ve ’benlik’ duygusuyla yetiştirmenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Haluk Selvi, "Aksi takdirde Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi ‘milli kimliğini kaybedenler başka milletlerin avı olurlar.’ Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutluyorum. Daha nice yüzyıllar cumhuriyetimizin yaşamasını temenni ediyorum. Coğrafyamızda yaşanan büyük ihtilafların sona ersin ve mazlumların gözyaşları artık dinsin. Cumhuriyet ne kadar güçlü olursa, bu coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti insanlara o kadar fayda sağlayacak, mazlumların yaralarını saracaktır. Türkiye Cumhuriyeti mazlumların sığınağıdır" ifadelerini kullandı.