SUBÜ Konuşmaları’nın 35’inci konuşmacısı olan TÜBİTAK Bilim Ödülü ve İlim Yayma Ödülü sahibi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Soylak, “Sıfır atık tüm vatandaşlarımızın hedefi olmalı. Bir litre atık yağ bir milyon ton suyu kirletebiliyor” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 35’inci konuşmacısı ‘Çevre Kirliliği ve İnsan Sağlığı’ başlıklı söyleşiyle TÜBİTAK Bilim Ödülü ile İlim Yayma Ödülü sahibi Erciyes Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Soylak oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Can’ın üstlendiği söyleşide çevre kirliliğinin nedenleri, temiz enerjinin önemi, sıfır atık ve geri dönüşüm, insan sağlığına zararlı ve yararlı elementler gibi konular ele alındı. Ayrıca izleyicilerden gelen sorular da cevaplandırıldı.
Problem hepimizin problemi
Çevrenin insanların yaşam alanı olduğunu ve artan nüfus, sanayileşme ve enerji ihtiyacıyla beraber ne kadar dikkatli olunsa da kirletildiğini belirten Erciyes Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Soylak, “1950’li yıllarda Londra’da bir hava kirlenmesi vakasıyla aynı geceden 1.000’den fazla insan hayatını kaybetmişti. Yani bu yeni bir sorun değil. Sanayi devrimiyle birlikte hava, toprak ve su kirliliği ortaya çıkmaya başladı. Bunları azaltmaya ve engellemeye yönelik çalışmalar yapmamız gerekiyor. Problem hepimizin problemi. Kalitesiz yakıtların, kömürlerin, petrol türevi malzemelerin yakılması hava kirliliğine neden oluyor. Doğalgaz çevre dostu ama şu anda bir kriz yaşanıyor. Temiz enerji için çok çalışmamız lazım. Çünkü enerji kaynaklarımızın önemli bir kısmı kirletici unsur” diye konuştu.
Temiz enerjiye ihtiyacımız var
Kirliliğin giderilmesinde tamamen sıfıra ulaşmanın mümkün olmayacağını kaydeden Soylak, “Ama hedefimiz sıfır olmalı. O hedefe ne kadar yaklaşabilirsek sıfır kabul edebiliriz. Neticede ilk çağlardaki insanlar bile kısıtlı imkânları olmasına rağmen çevreyi kirletmiş. İnsanın olmadığı yerlerde yanardağ patlamaları ve orman yangınları ile de çevre kirlenebiliyor. Şahsi düşüncem ülkemiz son teknoloji nükleer santrallere sahip olmalı. Temiz enerjiye ihtiyacımız var. Atık sorunu da önemli bir mesele. Cumhurbaşkanlığı himayelerindeki Sıfır Atık projesine önem veriyorum. Atıklar tekrar geri dönüşüme uğratılabiliyor. Bunları direkt çevreye verdiğimizde kirliliğe neden olurken, uygun alanlarda topladığımızda milli ekonomiye, geleceğimizin daha az kirlenmesine katkı sağlıyor ve enerji elde ediyoruz. Sıfır atık tüm vatandaşlarımızın hedefi olmalı. Bir litre atık yağ bir milyon ton suyu kirletebiliyor.”
Zararlı ağır metaller çevreye karışmamalı
Kirliliği giderebilecek çok küçük düzeydeki türlerle ilgili çalışmalar yürüttüklerini aktaran Soylak, “Bunların arasında metaller, organik maddeler, pestisitler var. Doğada bilinen 90 civarında element bulunuyor. Bu elementlerin 11-12 tanesi insan vücudunun yüzde 99,9’unu oluşturuyor. Geriye kalan yüzde 0,01’lik kısmında ise 20 civarında element bulunuyor. Bunlardan en çok bilineni demirdir. Paracelcus her maddenin bir zehir olduğunu söyler. Ama zehirlilik düzeyi derişimine bağlıdır. İşte biz bu 20 civarındaki elementlerden ağır metal olanlarını inceliyoruz. Bunlardan demir, bakır, çinko, kobalt, selenyum gibi bir kısmı belirli düzeylerde insan sağlığı için gereklidir. Ancak bazıları da insan sağlığı için gereksizdir. Gereksiz olanların çevreye atılması da tehlikeli olabilir. Mesela arsenik, kurşun, cıva ve kadmiyum insan sağlığı için gereksizdir. Bunların insan faaliyetleriyle doğaya verilmesi, toprağa ve suya geçmesi, ardından insana geçmesi insan sağlığı açısından problemler oluşturur” ifadelerini kullandı.