Ana içeriğe atla

’15 Temmuz Özel’ başlıklı söyleşide SUBÜ Konuşmaları’nın 13. konuşmacısı olan SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, 'Belirli kurumlarda hala devam eden FETÖ operasyonları, bunların kripto unsurlarıyla devam ettiğini bize gösteriyor' dedi.

Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 13. Konuşmacısı Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık’ın gerçekleştirdiği ’15 Temmuz Özel’ başlıklı söyleşide; 15 Temmuz zaferi, FETÖ’yle mücadele, devlet içerisinde oluşabilecek farklı paralel yapılanmalara yönelik alınması gereken önlemler ve FETÖ ihraçları sonrasında Türkiye’nin askeri düzeyde geldiği nokta konuşuldu. Programda ayrıca 15 Temmuz darbe girişimi çerçevesinde gençlere yönelik olarak vatan kavramının önemi üzerinde duruldu ve olası tehditler dile getirildi.

Mesele bitmedi
Darbe girişiminden sonra geçen 5 yılın darbecilerle mücadele kısmı olduğunu, 289 davanın 288'inin sonuçlandığını ve 3 bini aşkın insanın mahkûm edildiğini hatırlatan Duran, şöyle konuştu: "Ama daha da önemlisi bu paralel yapılanmanın devletten sökülüp atılmasıyla ilgili çok önemli bir kararlılık sergilendi. Tabii ki bunun Türkiye'nin geleceği ile ilgili olduğunu, demokrasimize, devletimize, milletimizin iradesine sahip çıkma anlamında siyasetin bütününün, kurumların, herkesin sahip çıkması gereken bir süreç olduğunun farkında olmalıyız. Bu anlamda büyük bir başarı elde edildi ancak daha tamamlanmadı. Belirli kurumlarda hala devam eden FETÖ operasyonları, bunların kripto unsurlarıyla devam ettiğini bize gösteriyor. Terör örgütü elebaşının hala Pensilvanya'da ikamet ediyor olması ve önemli üyelerinin batı başkentlerinde korunuyor, barınıyor olması bunların birtakım yabancı servisler açısından kullanışlı aparat olarak görülmeye devam ediliyor olması meselenin bitmediğini düşündürüyor. "

İnsanların korkmadıklarını gördüm
15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gün yaşadıklarını da anlatan Duran, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'ı ziyarete gittiklerini, memleketin birtakım konularıyla ilgili istişare ettikten sonra Avrupa Yakası'ndan Anadolu Yakası'na geçtiğini ifade etti. Kısa bir süre sonra köprüde tank olduğu bilgisini aldığında bulunduğu yerden olayı anlamaya çalıştığını aktaran Duran, şöyle devam etti: "Sanıyorum Başbakan Yıldırım'ın o gün son görüşmelerinden biriydi. Sonra anlaşıldı ki bu bir FETÖ kalkışmasıdır. Ben de Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla eşimle beraber Boğaziçi Köprüsü'ne gittim. İnsanlar köprüye doğru gidiyordu. O gece toplumun her kesiminden gelen insanlar vardı. Yaşlı genç, kadın, erkek, çok farklı toplum kesimleri oradaydı. İnsanların korkmadıklarını gördüm. Uçaklar geçiyor ateş ediliyor, şehit edilenler var böyle olmasına rağmen insanlardaki o kararlılık gerçekten gurur veren, Türkiye'nin kendi geleceğine nasıl sahip çıktığını bu milletin ne kadar büyük olduğu gösteren manzaralardı."

Devletin içinde virüs gibiydiler
FETÖ'nün sıradan bir terör örgütü olmadığının görülmesi gerektiğini vurgulayan Duran, bu örgütün, kendine has yapısıyla içinde istihbari örgütlenmelerin mantığıyla örgütlenmiş bir çekirdek, onun etrafında partizan bir örgütlenme, onun daha da etrafında kendisini sivil toplum kuruluşu gibi gösteren ama birçok manipülatif unsuru da barındıran eğitimden farklı hizmet alanlarına kadar birçok yapıyı kullandığını aktardı. Duran, FETÖ'nün istihbarat örgütlerine taş çıkartacak kadar iyi örgütlendiğini, mahrem imamların bile birbirini kısmen tanıyabildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Devletin kritik kurumlarına, askeriye ve yargı başta olmak üzere sızmaya çalışan ama orada kendi hiyerarşisini oluşturan ve hiç kimsenin hakkını, hukukunu gözetmeden, istenildiği yerde ihlal edilebilen bir yapılanma ortaya çıktı. Herkese sıkıntı veren, herkesin hakkını ihlal eden bir tür virüs gibi asalak yapı gibi devletin içerisinde konumlanmıştı. Bu yönüyle gençlerimizin, FETÖ denilen yapının çok dikkatli olması gereken formları var. Kendisini solcu, Kemalist, seküler, ateist, deist olarak ya da yabancı örgütler olarak konumlandırabilen bu kadar renklendirme yapabilen bir yapıyla karşı karşıyayız. Burada gençler açısından en önemli şey kendi iradesini başkalarına teslim etmemek, rasyonel akılcı ve milli çıkarlarına bağlı bir şekilde bakmak. Bunu yaptığınızda bu tür örgütlerin ister açık ister gizli formatlarıyla mücadele etmede donanımlı olursunuz."

https://www.youtube.com/watch?v=Ffj5_MI9n1M

Resimler